Belediyemizin şimdiye kadar yaptığı icraatlardan oldukça memnunduk genel olarak. Ta ki bugün yaşadığım trafik rezaletine kadar. Alanya’da yaşayan canlar bilirler 25 metreli yol diye tabir edilen caddeyi. Alanya’nın en işlek caddelerinden birisidir hem yayacan hem de araç trafiği bakımından. Belediye de her sene olduğu gibi kaldırım çalışmaları, altyapı ve buna benzer sebeplerden dolayı caddenin bir bölümünü sanırım Şubat ayında kazdı ve yeniden kaldırımlar yapılmaya başlandı. Hala bu faaliyet devam etmekte. Ancak olan yine vatandaşa olmakta. ilk madur olanlar yayacanlar. Yayacanlar, yürüyecek yer bulamıyor çamurdan. Kaldırım yapılıyor lafta ama siz o yapılan kaldırımdan yürüdüğünüz zaman eve varana kadar ayakkabınızın içinden harfiyat kamyonundakinden birazcık az kum boşaltabilirsiniz. Şaka bir yana durum gerçekten çok ciddi. Aylardan Mayıs ve turizm sezonunun resmen açılmasına sayılı günler kaldı. Fakat biz turistleri bu sene pek de hoş karşılamayacak gibiyiz. Çamurlu bir yoldan hangi turist yürümek ister? Onu bıraktım hadi yürüdünüz diyelim. Yürürken de felaketlere maruz kalabilirsiniz. Giydiniz beyaz pantolonu, çektiniz üstüne pembe keten gömleği ve çıktınız yola. Tam işe giderken bir araba geldi çukura pat diye girdi ve etrafa çamur sıçradı. Bu durumda hiç kaçarınız yok, o çamur zerreciklerinden nasbinizi mutlaka alırsınız. Sonra sürücüye küfür edersiniz ancak suç onda değil ordan o şekilde geçmesine vesile olandadır.

Bir de araç sürücüleri açısından bakalım. Önce zamandan israf ediyorsunuz. Normalde o yolu 10 dk’da geçmeniz gerekirken yeri geliyor 25 dk, yarım saati buluyor. insanın canı sıkılırken arabalar da rezil oluyor. Tertemiz girdiğiniz yoldan çıkan araba sanki ralli yapmışcasına kirleniyor. Bir de yayacanlara çarpmamak için çırpınıyorsunuz. Neden mi? Çünkü yıkılan kaldırım henüz yapılmadığı için yayacanlar yolun ortasından yürümek zorunda kalıyorlar. Bir de yolun bozuk olması ve durmadan delik deşik yolda hareket ettiğinizi düşünürseniz arabanın yürüyen aksamı da zarar görüyor. Zaten bizim burada her kavşakta trafik lambası yerine kocaman kocaman kasisler görüyoruz. Bu her kavşakta mevcut neredeyse. Yani şehir içinde gidiyorsanız arabanızın birinci vitesi ile kalkar, ikiye atar biraz hızlanır tam üçe atacağım diye içinizden sevinç yaşadığınız anda yine bire düşürmek zorunda kalırsınız. O da mı yetmedi? O zaman size kocaman kaldırımlardan da bahsedeyim biraz da gözünüz gönlünüz açılsın. Bizim burada büyük kaldırım ve küçük yol modeli oldukça revaçtadır. Alanya’nın araç trafiği bakımından oldukça yüksek, yaya trafiği açısından oldukça düşük kaldığı caddelerde yanyana 10 insanın sığabileceği kaldırımları görebilirsiniz. Yolda ise iki yana park etmiş araçları ve ortadan geçmeye çalışan çift yön istikametdeki araçları da görmek mümkündür. Belediye sanırım kaldırımları inşaa ederken araçları kaldırımdan geçecek diye tasarlamış ya da vatandaşı hiç düşünmemiş. Park yasağı konamaz çünkü insanlar mutlaka araçlarını park edecekler ve otopark da olmaması bu durumu körüklüyor. Park yasağı konamayacağına göre bu arabalar nereden geçecek? Çizgi film değil ki arabadan inip elimize alıp gidelim. Bu sadece birkaç caddede değil bütün caddelerde geçerli bir durum.

Bir de ölüm yolumuz D-400 karayolumuz var. Araçların hız denemesi yaptığı bu yolda yayalar için pek de önlem yer almıyor. Sadece yetersiz sayıdaki birkaç tane alt geçit var. Buralar da bakımsızlıktan tuvalet niyetine kullanılıyor ve haliyle kimse altgeçidi kullanmak istemiyor. Mecburen yolun ortasından karşı tarafa geçmek zorunda kalıyor. Özellikle geceleri pek belli olmayan yayalara da multi hızla gelen arabanın çarpma olasılığı bu vaziyette oldukça yüksek oluyor. Bu kadar kaza yaşanmasına rağmen yetkililer tutup da birkaç tane üstgeçidi hala yapmıyorlar. D-400 karayolu olduğu için belediyeye bu konuda birşeyler diyemiyoruz.

Umarım hem şehir içi, hem de D-400 için yayaları ve araçları rahatlatıcı çözümleri görebiliriz. Ve yine umarım inşaa halindeki yol en kısa zamanda biter (bence ağustos ayını bulur ama neyse).

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

Bir cevap yazın

*