Koltuğun popomuza yapıştığı günler serisi devam ediyor tüm hızıyla. Sıcak, bütün gücü ile bizleri yakmakta, oramızın buramızın pişik olmasına sebep olmakta ve bilumum nebatatın, haşeratın ve cümle insanın deliler gibi davranış göstermesine vesile olmaktadır. Kediler olsun, köpekler olsun hiç fark etmez; sıcaklar bastırdığından bu yana kafayı gündüz vakti çekmiş babacanlar gibi dolaşmakta. Hamam böceklerini zaten söylememe gerek yok hepsi bozmuş kafayı. Ya insanlar? Özellikle de dişicanlar (Rus olanları) çıldırmışlar ki sokak ortasında bikini ile dolaşıyorlar. Onlar dolaşırken de biz cümle erkeklerin gözü kayıveriyor hatta bazıları abartıp önündeki otobüsü bile görmüyor, trafik kazası denen faaliyeti gerçekleştiriyorlar.

Öğle saatlerinde uzman arkadaşlar vatandaşa dışarı çıkmayın dedilerse de bunu pek takan yok. Özellikle öğle saatlerinde kaldırımda yürüyen sayısı artmakta. Dün araba kullanırken takıldığım kırmızı ışıkta fark ettim de yollar sanki yanıyor. Motoruma binmiyorum yaklaşık bir haftadır. Çünkü giderken alev topunun içine girmiş gibi oluyorum, yanıyor hüleyn her tarafım. Yine öğle saatlerinde parklara gidildiğinde ağaç dibinde uyuyan amcaları görmek de mümkündür.

Turist dişicanlar geçenlerde ettiğim feryada kulak vermiş olacaklar ki evin önünde deli kovalamış gibi bağırmıyorlar artık. Gerçi kapı pencere kapalı, sıcaklardan dolayı klimamızı açıyoruz sonra sabah dayak yemiş gibi kalkıyoruz. Burnumuzun nefes alamayacak kadar tıkanması da ekstra bonusu. Klima sağlığa zararlıdır ancak dışarıdaki bunlatıcı hava bence daha da zararlıdır 😀

Mevzu turistlerden açılmışken, yerel gazeteleri takip ediyorum sürekli. Eğlenceli haberler oluyor genelde. Gerçi benim okuduğum gazetede 10 kelimeden 6 tanesinde harf yanlışlığı yapılıyor ve anlamakta çoğu zaman güçlük çekiyorum. Birkaç gün okuduğum habere göre turist dişicanlar itfaiyemizi çağırmışlar. Sebep ise; plajda güneşin altında yandıklarından ötürü serinlemek amacı ile. itfaiyeci babacanlar da acımamışlar valla, püskürtmüşler suyu. Fotoğraflardan gördüğüm kadarı ile çok acımasızca olmuş 😀 Dün de plajdakilerin tansiyonu ölçülüyormuş, yüksek olanlara “hadi oteline naşş” deniliyor, düşük olanlara ise Yörükoğlu Tuzlu Ayran ikram ediliyormuş 😀 Ha bir de plajlarda yeni bir iş sektörü oluşmuş “buz satıcısı”. Kendileri halk için amme hizmeti yapıyorlar aslında, derin dondurcudan çıkan buzları gelip plajda satarak ekmek paralarını çıkartıyorlar. Günlük ciroların bir hayli yüksek olması da girişimcilerin iştahını kabartıyor.

Seçime az kala milletvekili adayları da çalışmaları hızlandırdılar. Gerçi milletin sıcaklardan dolayı vekilleri pek taktığı yok, orası da bir gerçek. Seçim bürolarının önünde yaşı yetmişe gelmiş babacanları ve ellerinde partilerin ikram ettiği çayları görebiliyoruz. Daha araçlar sehir içinde bangır bangır dolaşmaya başlamadı ki bence büyük bir iyiliktir vatandaşa. Şu sıcaklar ile birlikte onların gürültüsü de hiç çekilmez yani.

Yazının sonuna geldiğimiz bu paragrafta ise yukarıda yazılanları desteklercesine koltuğun sıcaktan yapıştığını, pantolunumun ıslaklığını ve çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum.

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

1 comments

olm çok sıcak ya, gerçi burası bugün biraz esiyor ama çarş. berbattı oturamadım popomun üstüne sıcaktan dokunduğum yer terlio

Bir cevap yazın

*