Soğuk Günler Serisi-2

Kısa bir aradan sonra yeniden grip denen benim için mahvedici olan hastalığa yakalandım. ilk girişim olarak akşam erkenden uyumayı tercih ettim. insanın üstüne ağırlık çökünce hiç birşey yapamıyor. Hatta bazı dişicanlar “bu vakitte yatılır mı” diye enteresan bir soru yöneltse de yatılır cevabını aldılar. Şimdi ise vücudumda hafif bir kırgınlık, boğazımda bir acı mevcut :(. Hastalığımın dışında evde de gelişmeler var. Kardeşim de bundan sonra dört göz kategorisinde sınıflandırılacak. Dün doktorun verdiği reçeteye göre gözlük kullanacak. Eee abisi ile dalga geçti, olacak olan buydu zaten :D.Evde zaten kardeşimden sonra yaptığım sayımda tek gözlük kullanmayan annem kaldı. Soğuk tüm hızı ve şiddeti ile devam ediyor. Sokakta üşüyen dişicanlar bir hayli ilgimi çekiyorlar :D.Üşüyen dişicanlar daha bi tatlı geliyor benim gözüme. Daha soğuğun farkında olmayıp yazlık kıyafetlerle dolaşanlar da bulunuyor. Onları da hayret ve ibretle izliyorum. Şimdi kahvaltı zamanı ev halkı beni kahvaltıya bekliyor. Size iyi bir gün, soğuk ve aşk kokan bir hava ile cebelleş olmanızı diliyorum…

Türkçe Video Paylaşım

Yeni nesil internet ile beraber bize sunduğu servisler de arttı. Hayatımıza farklı bir renk kattı. Bu renklerden birisi de video paylaşım siteleri oldu. Birkaç hafta önce dünyanın bir numaralı video paylaşım sitesi Youtube, Google tarafından tam 1.65 milyar dolar gibi bizim için rüyadan öteye gidemeyecek bir ücrete satın alınmıştı. Bu satın alma işlemi de internet kullanıcılarının video paylaşıma ne kadar öncem verdiğini gösteriyordu. Bir şirket ilgi çekmeyen sektörlerdeki bir siteye bu kadar para vermez değil mi? Youtube, Google Video ve benzerleri yabancı dilde ve içerikte yayın yapıyorlardı. Ancak artık Türkiye’nin de video paylaşım sitesi var. izlesene, “Türkiye’nin ilk video topluluğu”.

Continue reading

Soğuk Günler Serisi-1

Soğuk hava tüm şiddeti ile devam ediyor ve yeni bir seriye başlıyoruz. Ben de bu yazıyı yazarken koltuğumda battaniye ile oturuyorum. Anlatamayacağım kadar soğuk bir hava var Alanya’da. Kış erken geldi yani. Bunu dün de anlamıştım. Çok üşüyor elimi ceketimin cebinden çıkarmıyordum. Pazar günleri yaptığım motorsiklet gezintimi de iptal etmek zorunda kaldım bu vesile ile. Yüz felci filan oluruz durduk yerden boşuna masraf :D. Alanya caddelerinde de ayyaşlardan başka kimse kalmamış artık. Ne güzel bir dişican ne de parlak gençlikten hiç eser yok. Dün ablamın yanına kendisine hazırladığım Orhan Gencebay arşivini vermek için gittiğimde soğuk kemiklerime kadar işlemişti. Bir de dün dikkatimi çeken önemli bir mevzu var. Bu teknoloji insanları mahvetmiş. Yanyana iki masada oturan dişicanlar konuşmak yerine MSN’den yazışıyorlardı. Bunlardan birisi ablam diğeri de ismi lazım olmayan başka bir dişican. Bu vaziyetlere de şahit olduktan sonra eve gelip bi güzel mangal keyfi yaptım :D.Soğukta da iyi gidiyor hani. Etin yanında da acılı şalgam ohh misss. Bu yazıyı yazdığım sıralarda ise akşam o kadar nevaleyi yiyip bitiren ben değilmişim gibi yine acıktım. Ancak tedbirliydim. Ablamdan ayrıldıktan sonra alışveriş yapmış 10’lu Ülker Halley paketlerinden birini almıştım. Yazıyı bitirdikten sonra saydığıma göre 6. ve 7. Halley’i mideme indirdim galiba. Şu yemek için harcadığım parayı toplasam altıma en janjanlısından bir BMW çekerdim herhalde :D.

Retourne à la Maison Monsieur Tigana!

Sezon başında büyük umutlar bağlamıştım Tigana kontrolündeki Beşiktaşımıza.Çünkü Tigana ismi bana güven veriyordu ta ki dünkü maça kadar.Antalya Spor karşısında 3-1 öne geçmesine rağmen istikrarsız, isteksiz oyunumuz ile 4-4’e razı olduk.Bu skordan sonra da “Retourne à la Maison Tigana!” eğer doğruysa (Cem çevirdi) “evine dön Tigana” diyorum.Neden mi? Açıklayayım. Sezon başında her takım oyuncu transferinde bulundu Tigana ukala ukala konuşup ben geleceğin yıldızını seçeceğim dedi.Ne adam gibi bir transfer yapıldı ne de kaliteli bir takım oluşturabildi. Delgado diye birisini getirdi ama ben kendini şimdiye kadar sahada hiç görmedim. Tamam genç transferlere lafım yok ama hep kendi bildiğini okudu Tigana. Lig dediler daha ilk yarı bitmeden yarıştan koptuk. UEFA dediler grup maçının ikincisinde takıldık ve akıbetimizin ne olacağı belli değil. Geçen sene aldığımız bir Fortis Kupası vardı o da zor bu sene.Bu işler ağzında kürdan ile maçı seyretmekle olmuyor sayın Tigana. Azıcık da elini taşın altına koymak lazım. Gelelim yönetime orada da ne oyunların döndüğü belli değil. Sayın Demirören’i hep taktir etmişimdir ancak o da gözümden düştü. Her sene en fazla transfer yapan takım biz oluyoruz ancak bakıldığında kayda değer bir tane bile oyuncu yok. Her sezon sonunda revizyona gidiliyor bütün oyuncular bu vesile ile gönderiliyor. Bu hangi akla hizmet etmek anladım. Kısacası artık sabrımız kalmadı. Serdar Bilgili’yi ve Lucescu’yu geri istiyoruz.

Yeni Güne Merhaba

Alanya’da soğuk bir hava, ocakta demlenen çay, Winamp’da çalan Orhan Gencebay şarkıları ile yeni güne merhaba diyorum :).Ankara dişican ve kişicanlarından öğrendiğime göre kar yağıyormuş oralara. Tamam yağsın diyeceğimiz yok da soğuğunu neden biz çekiyor :D. Oradaki kar soğuğunu biz burada çekiyoruz. Neyse böyle soğuk olursa ısıtıcı satışlarında patlama olur :D. Bugün nedense ayrı bir neşe var içimde… Son günlerde kilo alıyorum, bilgisayarımdaki arızaları çözmüş durumdayım. Tek sıkıntım Fifa 2007 oynarken Gökhan Güleç’in uzaktan şutlarında topun enteresan yerlere gitmesi :D. Bunun dışında hayat güzel.Dün akşam Cem ile konuşurken aklıma geldi bizim çok nezaketli insanlar olduğumuz. Mesela ben tuvalete gideceğim demek yerine 100 numara, WC Place, borç ödeme, taksit yatırma, vergi ödeme gibi aslında hiç alakası olmayan sözler sarf ediyoruz. Mesela ben Cem’e vergi ödemeye gidiyorum dediğimde Cem bunu anlayamamıştı :D. Hmm son bişi daha şu Alanya’da blog dalında birinci olmak isteyen denyosalist kişicanlar mesajlarına devam ediyorlar. Ne diyeyim ki Allah akıl fikir versin. Birazdan kahvaltımı yapacağım ve arkasından şöyle dışarıya doğru çıkıp uzanacağım iskeleye doğru.

Sağdan Soldan Derleme

Şöyle birkaç haberi aynı başlık altında toplamayı ve diğer bloglardan haber başlıklarına değinmeyi tercih ettim bugün nedense.Efendim internet denilen bu ucu bucağı olmayan gezegendeki site sayısı 100.000.000’u geçmiş (yazı ile yüz milyon :)).ilk site 1991 yılında çıkmış piyasaya ve sonra da bugünlere ulaşmış.Eminim ki o rakamın büyük kısmını Türk Forumları oluşturuyordur :D.Şaka bir yana eminim ki bu halkanın en güzel zincirlerini Türk siteleri de oluşturuyordur. Ben şahsen bu durumdan ötürü gurur duyuyorum.

Continue reading

Güneşli Bir Günün Ardından

Dün son bir haftanın aksine yazdan kalma, güneşli ve sıcak bir hava vardı Alanya’da. Gerçi yurdun diğer yerlerinde de hemen hemen aynı hava koşulları varmış. Nereden biliyorsun derseniz Ankara muhabirim Hasan‘dan aldım haberi :D. Ankara da bizimkine benziyormuş. Ancak böyle bir günde aksilikler peşimi bırakmadı. ilk kötü haber motorumdan geldi. Bozulmuş ve bujilerini değiştirmeme rağmen çalışmıyor. Artık bugüm servise götürürüm herhalde. ikinci darbe rezil ADSL’den geldi. Tam bir araştırma yaparken internet bir gidiyor bir geliyordu. insanın kalbi dayanmıyor. Neredeyse bilgisayarı kucaklayıp caddeye fırlatacaktım sinirden. Bir site için yaptığım tasarım da kaybolmuş nasıl olduysa? Şimdi oturup en baştan çizeceiz o kadar grafiği. Bunlar bitti akşam maça gittim ama gitmez olaydım. iki ayağımda saydığım toplam morluk 6 :(. Ayağım nasıl hala sağlam basıyor anlamadım. Günün son ve belki de en üzücü olayı bir dişicandan geldi. Bir süre önce yardım amaçlı MSN adresimi alan bir dişican dün bardağı ağzına kadar doldurdu. Söylediğine bakar mısınız? “Madem böyle MSN adresi kullanıyorsun soruma cevap vermek zorundasın”. Ben ne yaptım? Hiç beklemeden direkt sildim. Kardeşim ben o kadar işimin arasında seninle mi uğraşacağım? Forum denen bilgi kaynakları var gir derdini oraya anlat. Sonra da karar verdim ki hoş sohbet edecek olan, bıdı bıdı başımın etini yemeyenlere vereceğim MSN adresimi. Bunların yanında güzel şeyler de vardı elbette. Mesela kilo almaya başladım :). Hayatımda bana değer vermeyenleri sildim ve üstümden büyük yükler kalktı :). Yazımı sonlandırırken bir haber vereyim; bugün yeni bir yağışlı hava dalgasının içine giriyormuşuz. Balkanlardan geliyormuş yine. Sanki orda su deposu var da hep öyle diyorlar :D. Umarım yağmura hazırlıksız yakalanmazsınız.Yağmurunuz bol, şemsiyeniz açık olsun…

Windows Live ile Başlangıç Sayfanızı Oluşturun

Hergün birçok siteyi takip ediyor, blogları dolaşıyor ya da haber sitelerine göz atıyoruz. Ancak çoğu zaman vaktimiz bu duruma engel oluyor. Sabah geliyorsunuz ve bir hışımla internete girip günlük baktığınız sitelere bakıyorsunuz. Ancak bu kadar zaman kaybına ve zahmete gerek kalmadığını biliyor muydunuz?. Günlük gezdiğiniz siteleri, e-posta hesabınızı ve buna benzer diğer nesnelerini “Live” ile kolayca takip edebiliyoruz.Hem de Web 2.0 teknolojisi ile. Bu yazımda Live hesabı ile başlangıç sayfamızı nasıl kişiselleştireceğimizi ve Live.com‘un püf noktalarına değinmeye çalışacağım.

Continue reading

insanlık Ne Yönde Gidiyor?

Dün haber sitelerinde 1,5 yaşındaki küçücük kız çocuğuna tecavüz edildiğini yazıyordu. Merak edip hemen yazıyı okudum ve tüylerim diken diken oldu.Annesi ile aynı evde yaşayan 3 kişi ufacık çocuğa defalarca tecavüz etmişler.Şimdi bunlara en başta insan demiyoruz.Hatta ben bu şerefsiz, onursuz, haysiyetsiz, onun bunun çocuklarını tarif bile edemiyorum.Bu nedir?Üstelik anne de yanlarındaymış.Şimdi o anne denen yaratığı alıp suratını dağıtacaksın sonra diğer 3 kişiyi kazığa oturtacaksın.Sonra da cadde, sokaklarda ibret olsun diye gezdireceksin.Ya da güzel bir meydan dayağından sonra şöyle acıkmış bir timsaha yem yapacaksın.Ya da onlar için güzel sayılabilecek bir çeşit daha…Foseptik çukurunda boğarak öldüreceksin bu pislikleri.Ya da benim elime verecekler ve ben de üzerlerinde denemek istediğim faşist tekniklerimi deneyeceğim.Bu haberin şokunu daha üstümden atmamıştım ki cezaevindeki bir kişican cinsel organını kökünden keserek dişican olmak istemiş.Allahım sen aklımıza mukayyet ol!

Yağmurlu Günler Serisi-7

Dün seriye devam edememiştim çeşitli problemlerden dolayı.Yağmur belki de son yıllarda Alanya’da böyle yağmamıştır.Bir taraftan gök gürültüsü diğer taraftan son sürat giden araba gibi yağan yağmur.Islanan insanlar, üşeyen dişicanlar :D.Ancak yağmur böyle deli gibi yağınca kendi depolarımızda da tehlike çanları çaldı.Suda yüzen ürünleri görmek üzereydik neredeyse.Alanyaspor futbolcularımız da bizim evin yakınında bulunan antreman sahasında çalışırlarken yıldırım düşmüş.2 tanesi ağır olmak üzere 7 kişi hastahanelere kaldırılmış.Kendilerine geçmiş olsun dileklerimi burdan iletiyorum.Umarım küme düşmeyiz :(.Diğer yönlerden hayatı ele alırsak aynı şekilde devam ediyor.Sadece tavsiye üzerine bilgisayar başına fazla geçmiyorum.Uykusuz kalmıyor, kendimi fazla yormuyorum.Kafama birşeyi takmıyorum.Gerçekten de böyle güzel oluyor hayat.Bir de dün anladım ki sizi seven siz aramasanız da arıyor :).O gizli bir Orhan Gencebay hayranı :).Teşekkürler Abla…